Size ihtiyaçlarınız doğrultusunda ve özelleştirilmiş hizmetler sunabilmemiz için, bu internet sitesinde çerezler (cookies) kullanılmaktadır. Çerezlerle ve nasıl çalıştıklarıyla ilgili daha detaylı bilgi için GİZLİLİK POLİTİKASI’nı okuyunuz. Kişisel verilerin korunması hakkında AÇIKLAMA METNİ’ni okuyunuz.
Duyurular:

Vergi 2024-008

01 Şubat 2024

Yayımlandığı Yer  : VERGI DÜNYASI DERGISI               

                              ŞUBAT 2024 SAYI : 510

 

Cemalettin TURAN

E. Hesap Uzmanı, YMM

BDO DENET

 

GÜVENCE BEDELLERİNİN VUK ENFLASYON DÜZELTMESİ KARŞISINDAKİ DURUMU

Öz

Elektrik ve doğalgaz dağıtım/satış şirketlerinde, abonelerinden tahsil edilen ve bilançoların pasifinde (abonelerden defter tutma yükümlülüğüne tabi olanların ise aktifinde) yer alan ve güncellenerek iade edilecek güvence bedellerinin gerek alan ve gerekse veren kurumlarda parasal kıymet mahiyetinde sayılarak VUK enflasyon düzeltmesine tabi tutulmamaları gerektiği ve bu yöntemin kanuna ve akla uygun pratik bir yöntem olduğu hususu bu makalenin konusunu oluşturmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Enflasyon düzeltmesi, güvence bedelleri, parasal kıymetler, parasal olmayan kıymetler

1.      GİRİŞ

Elektrik ve doğalgaz dağıtım/satış şirketleri başta olmak üzere aboneleriyle uzun süreli mal veya hizmet satış ilişkisine giren şirketler, sözleşmeden doğan alacaklarını teminat altına almak amacıyla müşterilerinden “güvence bedeli” adıyla bir bedel tahsil etmekte ve bunu sözleşme sona erdiğinde, öngörülen şartlar dahilinde aboneye iade etmektedirler. Genellikle yerel para (TL) birimi cinsinden tahsil edilen bu bedeller, sürenin sonunda yine aynı para birimiyle ve aynı tutarda iade edilmektedir. Bazı hallerde ise söz konusu güvence bedellerinin enflasyona (TÜFE) endekslenerek iade edilmesi, (Örneğin Elekt. Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği Md. 19 ve 29); bazı istisnai hallerde de yabancı paraya veya benzer bir varlığa endekslenmesi mümkün olabilmektedir.

Elektrik ve doğalgaz dağıtım/satış şirketlerinde, abonelerinden tahsil edilen ve bilançoların pasifinde (abonelerden defter tutma yükümlülüğüne tabi olanların ise  aktifinde) yer alan güvence bedellerinin, VUK’a göre yapılacak enflasyon düzeltmesinde nasıl bir işleme tabi tutulacağı bazı belirsizlikler içermekte olup, bu yazımızda bu konudaki görüşlerimiz açıklanmıştır.

2.     ENFLASYON DÜZELTMESİNDE TEMEL AYRIM: PARASAL OLAN VE PARASAL OLMAYAN KIYMETLER

Enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak yerel para birimi (bu yazımızda aksi belirtilmediği sürece TL) cinsinden düzenlenmiş bir bilançodaki kıymetlerin öncelikle parasal olan – parasal olmayan kıymetler olarak ayrıma tabi tutularak sınıflandırılması gerekir.

Zira, bunlardan sadece parasal olmayan kıymetler düzeltmeye tabi tutulmakta, parasal kıymetler ise düzeltilmemektedir.

VUK’da, sadece parasal kıymetlerin tanımı yapılmış olup, “parasal kıymetler dışındaki kıymetler parasal olmayan kıymetlerdir” şeklinde bir ifadeyle yetinilmiştir.

Parasal kıymetler: Türk Lirasının değerindeki değişmeler (artış veya azalışlar) karşısında nominal değerleri aynı kaldığı halde satın alma güçleri fiyat hareketlerine göre ters yönde değişen kıymetleri ifade eder.”

Buna göre, örneğin bilançoda yer alan kıymetlerden kasa, banka, alacak gibi varlıklar parasal kıymet sayılırken, gayrimenkul, makine – teçhizat, stoklar gibi varlıklar parasal olmayan kıymet sayılmaktadır.

3.      GÜVENCE BEDELLERİ PARASAL MI YOKSA PARASAL OLMAYAN KIYMET MİDİR?

Yukarıda açıklandığı gibi, bir bilanço kaleminin enflasyon düzeltmesine tabi tutulup tutulmayacağının belirlenmesinde ilk adım, ilgili kalemin parasal olup olmadığını tayin etmektir.

Abonelerden tahsil edilen TL cinsinden güvence bedelleri bilançonun pasifinde 326 (426) Alınan Depozito ve Teminatlar Hesabında izlenmektedir.

Taslak Tebliğin Ek 1 Parasal Kıymetler Tablosunda 326 (426) nolu hesapla ilgili olarak; üçüncü kişilerin belli bir işi yapmalarını, aldıkları bir değeri geri vermelerini sağlamak amacıyla ve belli sözleşmeler nedeniyle gerçekleşecek bir alacağın karşılığı olarak alınan depozito ve teminatların parasal kıymet olduğu açıklanmış olmakla birlikte, dipnotlarda (17 ve 18 nolu dipnotlar) ilave olarak şöyle bir açıklamaya da ayrıca yer verilmiştir:

“geri verilmek üzere alınan depozito ve teminatların parasal olmayan bir mahiyet taşıması durumunda, söz konusu alınan depozito ve teminatlar parasal olmayan kıymet” olarak addolunur.

Benzer mahiyette bir açıklama, verilen depozito ve teminatlarla ilgili kısımda ve dipnotlarında da vardır.

Buna göre, depozito ve teminatların duruma göre parasal veya parasal olmayan karakter gösterebileceği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, depozito ve teminatın hangi hallerde parasal, hangi hallerde parasal olmayan mahiyette olduğunun nasıl tespit edileceği sorunu ortaya çıkmaktadır.

Alınan (TL) tutar, güncellenmeden aynen iade edilecekse, parasal kabul edilerek düzeltmeye tabi tutulmaz, bunda tereddüt yoktur.

Buna karşın, alınan (TL) tutar herhangi bir şekilde (örneğin TÜFE ile) güncellenerek iade edilecekse parasal olmayan mahiyet taşıdığının kabul edilmesi ve düzeltmeye tabi tutulması gerekir.

Depozito ve teminatın para olarak değil de ayni bir değer (gayrimenkul, banka teminat mektubu vb) olarak alınması hali daha özellikli bir durum olup, bu yazımızın kapsamı dışındadır. Kaldı ki bu tür emanet değerlerin bilançonun esas kısmında değil nazım hesaplarda izlenmesi gerekir.

Yerel para cinsinden alınan/verilen depozito ve teminatların mahiyetinin tayininde,  yabancı para cinsinden (veya yabancı paraya endeksli) olan depozito ve teminatların nasıl bir muameleye tabi tutulduğunu bilmek,  sorunun çözülmesi yönünde bir başlangıç teşkil edebilir.

Aslında, esasen öncelikle bunun açıklığa kavuşturulması, yabancı paralar yönünden mevcut kavram kargaşasının giderilmesi bakımından da gereklidir. 

Bilindiği gibi, VUK’da, yabancı paraların parasal kıymet olarak dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla yabancı para cinsinden kalemler (varlık ve borçlar) düzeltmeye tabi tutulmazlar. (Mük. md. 298/A-2/b)

Bu durum, yani yabancı paraların doğrudan parasal kıymet sayılması, yukarıda ifade edilen, güncellenerek iade edilecek TL tutarların parasal olmayan mahiyette sayılarak düzeltmeye tabi tutulması gerektiği yaklaşımıyla ilk bakışta çelişkili gibi görünebilir.

Zira, yabancı para cinsinden ifade edilmiş bir kıymeti kur değerlemesine tabi tutmakla, TL cinsinden ifade edilmiş bir kıymeti TÜFE’yle endekslemek; enflasyon düzeltmesiyle asıl amaçlanan, bilançodaki bir kıymeti cari değeriyle gösterme/güncelleştirme ortak paydası bakımından aynı anlama gelir. TÜFE ve kur artışı (kur endeksi) arasındaki fark ihmal edilirse, ikisi de nihayetinde, bir kıymeti cari değerle gösterme işleminden ibarettir. Dolayısıyla, farklı türden araçlarla güncellenecek olsalar bile, bu iki kıymete enflasyon düzeltmesine tabi tutulup tutulmayacakları yönünden eşit muamele etmek gerektiği düşünülebilir.

Aslında çelişkili gibi görünen durumun kaynağını, yabancı paraların VUK’da doğrudan parasal kıymet sayılmasında aramak gerekir.

Esasen bu bir çelişki değil açıklanabilir bir durumdur. Şöyle ki;

Parasal kıymetlerin bir başka açıdan tanımı ve mahiyetlerinin tayini şöyledir:

“Nispi ya da genel fiyat hareketlerine bağlı olmaksızın tutarları sözleşme ya da başka şekilde sabit olarak saptanmış (ve bilançoda o şekilde yer alan) aktif kıymetlere ve borçlara parasal kıymetler adı verilir.”[1]

TMS (IAS) 29’a göre; Raporlama dönemi sonu itibarıyla cari ölçüm birimine göre ifade edilmemiş finansal durum tablosu (bilanço) kalemleri, genel bir fiyat endeksi kullanılarak düzeltilir. (P.11)

Parasal kıymetler, bilançonun düzenlendiği tarihteki para değeriyle otomatik olarak ifade edildiklerinden bilançoda kendiliğinden cari değerleriyle yer alırlar. Bu nedenle de ayrıca bir düzeltme gerektirmezler. Nitekim TMS 29’da bu hususta “parasal kalemler hali hazırda raporlama dönemi sonundaki cari ölçüm birimine göre ifade edildiklerinden düzeltilmezler” ifadesi kullanılmaktadır. (P.12)